29 Mayıs 2013 Çarşamba

SAĞ YANIM ÜŞÜYOR...

Cenaze arabasının ardında ağır adımlarla yürüyordu.

Ağaçların arasından sızan güneş ışıkları, yola yayılmış kuru yapraklar üzerinde renk hüzmelerine sebep oluyor, bastığı yaprak ve kuru dalların çıtırtısı bir ayin müziği gibi kulaklarında yankılanıyordu.

Durdu, eğilip bir dal parçasını ve yaprağı avucuna aldı.

- Sizde mi?

Yol, yalnızca kendisine ve ona aitti, yanında ve arkasında ilerleyenleri görmüyor, duymuyordu.

Son yolculukta da sadece ikisi olmalıydı, bir ömürde olduğu gibi...

Elini cebine soktu, gözlüğe değdi eli.

- Bu sefer unutmadım bak! Uyurken çıkardım gözlüklerini, başını acıtmayacaklar.

Yüzü geldi gözlerinin önüne; tüm çizgileri, gözleri, parmak uçlarını gezdirmeyi sevdiği dudakları, kurşuni saçları. Sol yanındaki yerini anımsadı ürpererek:

- Sol yamacım üşüdü, gel hadi. diye seslenişlerini...

- Böyle mi kararlaştırmıştık, hani sen beni uğurlayacaktın önce... Hani yarım kalmama göz yummayacaktın...

Boş mezarın yanına geldiğinde yanındaki tüm gövdeleri var gücüyle itti, ona iyice yaklaştı, kimse müdahale etmeye cesaret edemiyordu, her şey bitene kadar dayanacak güçte olduğunu biliyorlardı. Onları yalnız bırakmak istercesine gerilediler.

Diz çöktü...

Toprak atan adamın yüzüne baktı, o yüzdeki kanıksamışlık ve duygusuz ifade içini daha bir acıttı, hemen bakışlarını kaçırdı yüzünden. O, işini yapıyordu


Ayağa kalktı, arkasında sükunetle bekleyenlere döndü.

- Artık gidebiliriz, sağ yanım üşüyor...



29/07/2008





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate